7.08.2012

Haftasonu Gezmeleri Şile & Kelif



Amerika maceralarına kısa bir ara verip haftasonu iftar sofralarını paylaşmak istedim..Ramazanda geri sayım başladı.. Sevdiklerimizle paylaşılan sofraların üstelikte ramazan sofralarının tadı bir başka. Bir de ramazan sofrasında ayrı bir bereket bolluk var.. Her haftasonu ayrı keyifli geçti çok şükür.. Cumartesi günü de Fatma teyzemizin ve kuzenlerimizin Şiledeki yazlığına davetliydik..



Soframız da yok yoktu..Yarmalı Nohutlu Çorba, Karalahana Dolması, Çerkez Tavuğu (Gürcüce: Zeti), Güveç, Pilav, Börekler, Salatalar, Kızartmalar, İftariyelikler,....



Hepsi birbirinden lezzetli tadlardı..Allahu teala olmayanlara çok çok versin bu tadı herkese taddırsın inşaAllah.. Teyzecim, Demetcim ve Tülinciğimin ellerine sağlık..


Pazar günü de iftar saatine kadar şilenin yorgunluğunu atıp iftarda dostlarımızla olmak üzere Kelif'te buluştuk..



Daha önce gitmediğim bir yer olduğu için çok sevindim..Acaba çocuklarla rahat edebilir miyiz düşüncesiyle gitmeden google de bakındım ama bir kaç kişinin olumsuz eleştirisi acıkçası biraz tedirgin etti ama gittiğimizde gösterilen ilgi, çocuk oyun alanlarının ferah ve temiz olması, ortamın ferah ve şık olması yemeklerin lezzeti bizi mest etti..




İş merkezlerinin arasında olduğundan şimdiye kadar pek keşfedilmemiş gibi dursa da belli bir müşterisinin olduğu elit ve çocuklu aileler için çok çok rahat bir yer..bahçesinde kocaman şemsiyeleri vardı..ramazandan sonra pazar kahvaltısı için ilk yerimizi bulduk bile..


Aslında o gün tanıştığım ve çok sevdiğim sevgili Büşra ve Ayşe ablacımla sözleşmiştik.. Kelif'ten blogda bahsetmeyecektim.. Fazla duyulmasın burası da bize kalsın diye ama eşim bence bahsetmelisin deyince kıramadım onu ;)



Herkese güllaç tadında ramazan sofraları diliyorum..

2.08.2012

Part 2. Philadelphia & Longwood Gardens

Amerikaya gelişimizin asıl nedeni eşimin Philadelphia da ki denetimiydi.. Organizasyonu ona yapmış aracı Philadelphia dan kiralamıştık. Saolsun Halitcim başharfie'nin eşi olur kendileri ;) bizi otelimizden alıp 3 saatlik yol yapıp diğer otelimize kadar yerleştirdi. Aracımızıda öncesinden Halit'in yardımıyla kiralamıştık..Otele varmadan kiralanan aracımızı teslim alıp, sonra Wallmart'a gidip onsuz hiç biyere gidemeyeceğimiz GPRS imizi ve çocukların koltuklarını aldık.. Philedalpiada ve bundan sonraki konaklayacağımız yerlerde Hampton Inn ı tercih ettik.. Otelin fiyatı ortalama bir ücret, bölgeye göre değişiyor ama çocukları olanlar için ozellikle çok rahat edeceğiniz çok temiz bir otel zinciri..ayrıca fiyata kahvaltısıda dahil..

Eşyaları odaya bıraktıktan sonra ilk işimiz aşırı acıkan karnımızı doyurmaktı..Saolsun Halitin tavsiyesiyle geldiğimizden beri ilk defa lezzetli bir yemekle karşılaştığimiz ve güneye devam eden yolculuğumuzda sık sık uğrayacağımız Cracker Barrel e gedik..Porsiyonları bizimkilerin 2 katı desem abartmış olmam..en çokda roseberry lemonate e bayılıyorduk..



Ertesi gün eşim denetime gitti ve ben çocuklarla başbaşa kaldım.. açıkcası başta biraz ürktüm, ny tan sonra çok ıssız geldi..2 çocukla ben ne yapsam merkeze de uzağım diye düşünürken kahvaltıya indik...yumurta ve zeytin dışında güzel bir kahvaltıydı.. çalışanların ve oteldeki diğer konaklayanların çocuklara karşı ilgisi ve nezaketleri beni çok rahatlattı..kahvaltıdan sonra biraz dışarda dolaşmaya çıktık ama çok fazla görecek bişey yoktu otellerin yanyana yerleştiği bir bölgeydi..Yayaların yürümesi için yol bile yoktu bizde otellerden atlaya atlaya akşam ki geldiğimiz Crakcer Barrel e geldik.. Çocuklar dükkandaki hediyelikleri incelediler tek tek, sonra oturduk çocuklar limonata içtiler ve verdikleri boyama kağıtlarına resme daldılar.. bense kendimi bi filmin içindeymisim gibi hissedip kahvemi yudumluyor ve muhteşem apple pie ımı yiyordum..





Eşim gelince Collingswood a gittik. Eski amerikan evlerinin olduğu bir bölge..Göl kıyısında oturduk..biraz dolaşıp otele döndük, eşimin denetim yaptığı Andrew le yemeğe çıktık..Kendisini ve ailesini en kısa sürede istanbula davet ederek ayrıldık :)





Ertesi gün Washingtona gitmek üzere otelden ayrıldık, öncesinde yolumuzun üzerindeki Botanik Parka uğramak üzere GPRS e adresi yazdık.. Güneye gittikçe hava giderek ısınıyordu, kışlık kıyafetlerimiz yerine baharlıkları bıraktı.. Merakla yola koyulduk..Yaklaşık 1 saat sonra Longwood Gardens Botanik Parkına geldik.. O kadar büyük bir park ki..Yerleşime, düzene hayran olduk.. Parkın her yerini karış karış gezdik..








Amerikan zenginlerinden Dupond'ların bağışladığı bir araziymiş, parkın içinde yaşadıkları evde geziliyor..Ayrıca çok güzel de bir dinlenme restorant kısmı da vardı..Biraz oturup ayaklarımızı dinlendirdik..Bizim gittiğimiz dönem de henüz toprak yeni canlanıyordu..Kapalı olan botanik kısmına girdiğimizde ise kendimizi tropik bir adada hissettik, mis kolan yüzlerce lillium, rengarenk ve kocaman orkide ağaçları, binlerce çeşit bitki.. biz parkın orkide festivali dönemine denk gelmiştik..miss gibi çiçek kokularını içimize çekip yaz ayında da gelmeli diye istemesek te ayrıldık..